5 Mart 2008 Çarşamba

Hukukun Üstünlüğüne Bakışları Açısından AKP ve YÖK Başkanı

Hemen hatırlatalım, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1982tarihli Anayasası'nın değiştirilemez hükümlerinden olan 2. maddesi "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir." şeklindedir. Hukuk Devleti'de hukukun üstünlüğünü benimser. İşte bu yazıda hukukun üstünlüğüne bakışları açısından Adalet ve Kalkınma Partisi ile YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ı incelemektedir. Aslında birini incelemenin bile aynı sonuçları vereceğini düşünerek yazıyı kısa tutma hedefi benimsenebilir; ama bu gerçeğin halen görülememiş olması her ikisini de ayrı ayrı açıklamayı şart koşuyor.

AKP'nin Hukukun Üstünlüğüne Bakışı

Her parti kanunlarda düzenleme yoluna gidebilir. Bunu da hukukun gösterdiği çerçevede yapar, yapmalıdır. AKP yeni bir anayasa için pek tabii ki taslak çalışmaları yapabilir, kanun teklifleri hazırlayabilir ve kanunları hep birlikte evet oyu kullanarak TBMM'de geçirmeye çalışabilir. Bu AKP gibi diğer partilerinde sahip olduğu haklardandır.

AKP'yi incelemeye ve örneklemeleri bu parti üzerinden sürdürecek olursak, AKP hazırladığı kanunlarda hukukun gösterdiğinden farklı bir yorumlama getirerek hukukla çelişen bazı kararlara da imza atabilir. Yorum ve anlama farkından kaynaklanan hukuksal aksaklıkların çıkması pek tabii ki ihtimaller dahilindedir; fakat bu yapılan düzenlemelerde yorum ve anlama farkı kabul edilemeyecek düzeyde de bulunabilir. Şöyle ki; bir kanunun tasarısının, değiştirilemez hükümlere karşı oluşu (örneğin 1982 tarihli T.C. Anayasası'nın değiştirilemeyecek 3. maddesinde yazan Başkent Ankara'dır ibaresinin yerine başkenti değiştirmek için çalışmalar yapması) tabii ki kabul edilemez. Bu şekilde yapılan faaliyetler hukukun üstünlüğüne karşı olan tavırdan yana taraftar olmak demektir.

26.02.2008 tarihinde Sayın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın yapmış olduğu Parti Toplantısı'nda, "AKP'nin yapmış olduğu türban düzenlemeleri için CHP'ye, Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyin çağrısı yaptığını belirtti. Kısacası AKP, kurumların, hukuku göz ardı etmelerini istedi; çünkü yapmış olduğu düzenleme Anaysal İlkelerle bağdaşmıyordu. Anaysal İlkelerle bağdaşmayacağını biliğini içinde CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurması engellemeye çalıştı." sözlerini söylüyordu.

Yukarıdaki paragraftan anladığımız üzere, AKP İktidarı hukuka karşı olan bir düzenlemeyi yapmıştı ve bunun bilincindeydi. Bu TÜrkiye açısından çok acı bir şeydir. Partilerin demokratik haklarına karşı uzlaşmacı bir tavırla set çekmeye çalışmak ne demokratiklikle ne de hukuka saygıyla bağdaşır.

AKP'nin, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı meşhur 367 kararına karşıda yönelttiği sözler zaten en başında AKP'nin hukuka karşı saygısı olmadığını belirtmesi anlamına gelir ki bu da çok büyük bir yanlıştır.

Sayın Deniz Baykal sözü edilen Parti Grup Toplantısı'nda ayrıca şunları söyledi: "AKP YÖK Yasası'nın 17. maddesinin bizim isteklerimiz doğrultusunda değişmesi için çalışacağını söyledi."

Peki o zaman bizde soralım, madem YÖK Yasası'nın 17. maddesi değişmeden türbanlı üniversiteye giriş mümkün değil, neden o zaman hiçbir hükümet yetkilisi evet durum budur diye bir açıklama yapmıyor ve ülkeyi kaos ortamında bırakıyor.

AKP'nin düzenleme yaptığı Anayasa'nın 42. maddesi son değişiklikle birlikte şunu diyor: "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir."

Bu düzenleme görüldüğü üzere yükseköğretimde türban düzenlemesini Anayasa'da değil kanunlarda çözmeyi öneiyor. Bu hakkın kullanım sınırları kanunla belirleni ibaresi de topu resmen YÖK Kanuna atıyor; ama YÖK kanununda herhangi bir düzenleme olmadığı içindir ki türbanla üniversitelere girmek şu an için mümkün görünmüyor.

Deniz Baykal'da haklı olarak soruyor: "sen türban düzenlemesi için gittin MHP ile anlaşma yaptın, onu 17. madde ile ilgili konuda yalnız bıraktın. Şimdi gelmiş bana 17. maddede anlaşalım diyorsun ben sana nasıl güveneyeyim ya beni de ortada bırakırsan?" ardından de ekliyor, "senin ipinle kuyuya inenler kuyuda kaldı şimdi aynı iple bizi indirmeye çalışıyorsun."

AKP hukuka birlik, hukuka paralel düzenlemeler yapmıyor. Oysa ki sorunun çözümü oldukça basit. Yaparsın YÖK yasasında veya Anayasanın 42. maddesinde bir değişiklik, bu iş olur biter. Hukuka uygun karar almak bu kadar mı zor? Yapılan düzenlemelerin o zaman göz boyamaktan başka bir işe yaramadığı görülüyor. Gelelim değerli sosyolog Yusuf Zİya Özcan'a. Kendisine söyleyecek çok sözümüz var; fakat kendisi "isterse söylemesin" diyenlerin sözlerini bile anlamadığından ya da anlamak istemediğinden kedimizi pek yomayacağız. Kendisine sadece iki paragraflık yer ayıracağım ve sonunda da kendisini istifaya çağıracağım. Uyar veya uymaz onun kendi seçimi. İşte söz konusu o iki paragraf.

Sayın YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, aman dikkatli konuşun ipimizi çekerler, isterse söylemisin sözlerine karşılık tepkisiz kalmayı tercih ediyorsunuz da, iş türban geldiğinde ilk günden tüm yasaklar kalkacak diyerek ve bu günlerde türbana izin vermeyen rektörlere karşı suç işliyorlar diye söylemlerde bulunarak ve de yeni bir kanuna gerek yok türbanlılar girebilir diyerek neden ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz?

Sizin hukuka karşı hiç saygınız olmadığı belli, aynı zamanda hukuktan anlamadığınız da oldukça belli. Yasaların kalkacağını nereden biliyordunuz, YÖK Başkanı seçilmeden size bazı şeyler mi söylendi, ya da size yasa koyucu gibi söylemlerde bulunma hakkı nereden verildi de yasakların kalkacağına dair açıklama yapıyorsunuz, rektörlere suç işliyorlar derken bunu neye dayandırıyorsunuz? Unutmayın ki hiç kimse yargı organları önünde suçlu sayılmadan suçlu yerine koyulamaz. Siz görev ve sorumlulullarınızı aştığınızın farkında mısınız, size şu anda kimin saygısı kaldı? YÖK Genel Kurulu bile sizin söylediklerinizin aksi yönünde açıklamalar yapıyor.

Kontrolü kaybettiğinizi düşünüyor ve sizi bir an önce istifaya davet ediyorum.

Okumadaki sabrınıza ve ilginize teşekkür ederim.

Gökhan DAĞ

0 Comments: