23 Ekim 2007 Salı

21 Ekim 2007 Referandumuna Evet Dedik; Ama !

Referandum sonucuna göre Türk Halkı referanduma evet dedi. Demokratik bir birey olarak, referandum sürecinin demokrasiye uygun olup olmadığını şimdilik görmezden gelerek, halkın tercihine saygı gösteriyorum. Demokrasi farklı görüşlerin yaşamasına olanak veren bir rejim olduğu için, saygı göstersem de olayları sorguluyorum. Bu sorgulama neticesinde ise bazı düşüncelerimi, ne kadar etki göstereceğini umursamadan, sizlerle paylaşıyorum.

Katılım oranın kesin olmayan sonuçlara göre % 60'lı oranlara ulaştığı bu referanduma evet diyenlerle yaptığım bazı görüşmelerde, neden evet dediklerini sorma fırsatını yakaladım. Bir çoğu halkın yönetime katılması için diye bir cevap versede önemli bir çoğuda AKP yandaşı olduğundan böyle bir seçim yaptığını benimle paylaştı. Şunu söylemek gerekiyor, her şeyden önce referandum partiler üstü bir nosyondur. Partilerin bu olaylara karışması onları baskı grubu yapar ki bu da siyasi parti teorisine bir oranda terstir.

Önecelikle referandum paketi sanıldığının üzere sadece Cumhurbaşkanını halkın seçmesini içermemektedir. Referandumda var olan konuları kısaca özetlersek;

1- 11. Cumhurbaşkanını halk seçsin. (Bu genel ibare referandum süreci başlamışken 12 cumhurbaşkanı olarak değiştirilmiştir.)

2- Meclis karar yeter sayısı 184 olsun. (367 Milletvekili toplayamama sorunu sebebiyle)

3- Genel seçimler 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılsın.

4- Cumhurbaşkanı seçilen kişi var olan duruma göre 5 + 5 yıl görev yapabilsin.

Referandumda var olan kısa başlıklar aynen böyleyken, yapılan propagandalar genelde Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde yoğunlaşmıştır. Neye evet dediğini bile henüz bilmeyen daha doğrusu kavrayamayan halk ne yazık ki siyasal rejimin çarklarını büyük ölçüde zedelemiştir.

Düz ve bir o kadarda açıklayacı olan mantıksal kavrayıştan yola çıkarsak, Cumhurbaşkanını seçme zorluğu yaratan 367 yeter sayısını 184'e çeken bir referandum metninin amacını kavramakta epey zorlanırız. Meclisin seçimini kolaylaştırarak, seçimi meclis yerine halka yaptırmanın mantığı nedir, bunun sorgulanması gerekir.

Bu referandum halka bir dayatmadır. Yukarıda sayılan maddelerden birincisine evet deyipte, diğer maddelerden herhangi birini kabul etmemek pek tabii ki doğaldır; fakat maddelerden birine evet demek diğer maddelere de evet demek olduğu için, dayatma apaçık meydana çıkmaktadır.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) referandum sürecini bir huku komedisine çevirmiştir. Demokrasiye evet, referanduma evet diye propagandalar yapan, siyasi iktidarın etkisi altında kalan YSK, oylama süreci başlamış bir metnin değiştirilmesinin verilen oyları etkilemeyeceğine hüküm vererek cehalet örneği sergilemiştir.

Bir şeyden haberdar olmak, onu bilmek demek değildir. İnsanların referandumdan haberi vardır; fakat bu konuda bilgisizdirler. Bu süreç onu göstermiştir. Siyaset Biliminin önde gelen akademisyenleri seçim sonuçlarından sonra başını eğerek bizim halka verecek neyimiz kaldı demiştir. Bunun sebebi siyaset bilimcilerin üstüne basa basa bu süreçte halkın hayır demesi gerektiğini söylemesi ve halkın bunu dinlememesidir.

Referandum sonuçlarına bakacak olursak, referandum sürecinin kimin işine geldiği apaçık meydandadır. Güneydoğu Bölgesinde yaşayan halk referanduma %95 oranında evet demiştir. Bunun nedeni sorgulanacak olursa, yeni Cumhurbaşkanı'nın kim veya kimler olabileceği akla düşer (Burada oradaki halkı kötü gösterdiğim lütfen anlaşılmasın, çünkü referanduma katılmayan büyük bir çoğunluk söz konusudur.).

Sonuç olarak, Türkiye; bilim dünyasını reddederek, demokratik haklarının çiğnenmesine göz yumarak, referandum paketinden bir haber olarak, referandum metnine evet demiştir. Sevinilecek olan tek nokta Türkiye yeni bir siyasi kavrayış ortaya çıkarmıştır. Halkın Cumhurbaşkanını seçtiği bir parlamenter sistem. Dünyayı güldürmek bizim bu konuda, inanın ki hakkımız değildir.

Diğer maddeleri de yakında yorumlayacağımı belirtirim. Teşekkürlerimle, okumadaki sabrınız için...

Gökhan DAĞ




0 Comments: